30 Mart 2009 Pazartesi

29 Mart 2009 Pazar

Enez'in Basın Yayın Tarihi Kaynakları

Fotografa tıkladığınızda PDF uzantılı dosyada kitap içeriğini okuyabiliriniz. 177. Sayfa Enezde yayınlanan gazeteleri göstermektedir.

19 Mart 2009 Perşembe

Çocukluğumun Penceresinden

Sevinç Hocanın Sağ Tarafında "Faruk Temel"

"20 yıldan fazla oldu bu yazıyı yazalı. Kayıptı uzun zamandır. Yeniden ortaya çıkmasının güzel bir anlamı var mutlaka. Babamdan çıktı.. O hiçbirşeyi kaybetmez.. Bu yazının onca sene sonra yeri burasıymış demekki.."

Aras Demiray

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir sahil kasabası bırakmıştım arkamda, Çakıllık bayırını geçtiğimizden beri gözlerime değmeyen. Unutmadım..

İnce oyalar gibi işlenmişti doğa, Enez'in köylü güzeli ellerinde. Mavi, yeşil, insanlar ve çiçekler, kırmızı, beyaz daha neler neler. Birde çocuk bırakmıştım, içimden kopup Kral Kızı'na gizlenen. Koşmamıştım ardından , yakalamak için. Bırakmıştım, yaşlı gözlerimi silerken, benden de bir şeyler var diyebilmek için bu sahil kasabasının sokaklarında yaşayan. Hala çiçeklerini koklayan ve hala yaşayan bir parçam var diyebilmek için. Belki de tekrar geri dönmemin sebebi olur o çocuk.

Bereket tanrıçası "Su" Kral Kızı'ndaki tahtından bakardı mavi gözleriyle bize ve yaşam onun kadar güzeldi Enez'imde...

Sarı - yeşil bulanık sularda sıçrayan balıkları izleyerek bulursunuz yolunuzu. Ya da ihtiyar, kırış kırış, güleç bir balıkçıya sorarsınız. Bazen de yemyeşil otların arasından bir patika çıkıverir karşınıza. Sazlıklar alır götürür sizi Meriç nehrinin Ege kadının beline sarıldığı boğaza. Kilometrelerce kumsal vardır artık ayaklarınızın altında. Solunuzda Ege, önünüzde Yunanistan ve ortada Meriç nehri, sınır nehri..

En çok Enez'de duydum, en çok Enez'de kullandım "sınır" kelimesini ve orada öğrendim sınır kelimesinin anlamını, sınırlarımı. Kavga gibi, emek gibi, yaşam gibi, yürümek gibi, ölüm gibi...

Meriç nehrinin kıyısında, askeri seddenin hemen altında otururdu Faruk Temel, üç kardeşi ve anasıyla. İsten kararmış iki odalı dünyasında. Sınıf arkadaşımdı, kürt 'dü, iriyarı ve mertti. Saçları üç numaraydı, hiç uzatmadı, uzatamadı. Annem (Ayla Demiray) en sevdiği öğretmeniydi Faruk'un. Bu yüzden severdi korurdu beni; biliyorum... Ve cenazesine gidemedim, cenazeleri sevmem, ayrılıkları sevmediğim gibi. İlk defa bir dostum ölmüştü. Bahardı, çocuktum, üzülmüştüm. Hatırlıyorum, "Allah rahmet eylesin" bile demiştim ilk defa. Ama bahardı, çocuktum. O zamandan beri bir kez gittim cenazeye. İnan zorunlu hissetmesem gitmezdim. Zorunlu olmasam yine de gitmek istemem. Kendiminkine bile.

Kaynak: Enez Kartopu Gurubu

7 Mart 2009 Cumartesi

Hayal Kurmak

"İnsan uçurumun kenarına varmadan kanatlanmaz"
Kazancakis

Hayatım boyunca hezaman ve gittikçe sıklaşan aralıklarla karşılaştığım bir durumdan bahsetmek isterim sizlere. Dünyaya, yaşama, Enez'e, çevrenize bakış açınızı değiştirebileceğini ümit ettiğim gizemli bir konudan. Kurulan hayalin kısa bir süre sonra karşınıza bir gerçek olarak çıkmasının hazzını, şaşkınlığını, gücünü.. Son olarakta bu gücün insana verdiği mutluluğu, zenginliği, bolluğu anlatmak istiyorum.

Küçük bir çocukken televizyonda izlediğimiz uzay yolu gibi birçok filmde geçen ve o filmlerin yazarlarının hayallerinden çıkan inanılmaz bir çok ürünün gerçekten ve inanılmaz bir şekilde hayatımıza girmesi gibi. Bununla ilgili bir çok örnek aklıma geliyor.Kablosuz telefon, cep telefonu, lazer, uzay mekikleri, suyu ya da havayı analiz eden cebe sıgabilen aygıtlar, suda ya da denizde hareket edebilen taşıtlar, görüntülü iletişim, genetik incelemeler, canlıların kopyalarının yaratılması, savunma kalkanları, diğer gezegenlere seyahatler ve yeni yeni denemeleri araştırmaları başlayan uzay kolonisi fikirleri, Çok daha öncesinde Denizler altında 20.000 fersah kitabındaki deniz altı. Bilim adamlarının bu hayallerden ilham aldıklarını söylemek çok yanlış olmaz. Bilim adamlarının bu ilhamla gerekleştirdikleri ürünler ya da hizmetler yatırımcıların dikkatini çekmekte çok zorlanmamış ve yaygınlaşmıştır. Şu günlerdeyse olay biraz daha hız kazandı. Gerçekten bir gün önce şu alete niye böyle birşeyde yapmamışlar die düşünüyorsunuz, ertesi gün düşündüğünüz şeyi reklamlarda izliyorsunuz.

Hayal konumuzun ENEZ olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Ama hayal kurarken yapılacak en önemli şey bence asla kurallara, yasalara, kısıtlılıklara, olanaklara bakmamak ve usturupsuzca aklınıza geleni kafanızın içinde şekillendirmektir. Daha sonra bu hayalin kurgulaması yapılmalıdır. Kurgu gerçekleştirmeye en yaklaştığımız andır. Kurgu aşamasında kurallar, yasalar, olanaklar devreye girer. Hayalini kurduğumuz fikir bunları aşmak üzere kafamızın içinden çıkar. Bu bir yazı, bir konuşma, bildiri, istek, eylem, örgütlenme, imece olabilir. Ama artık vardır ve kendi yolunu alır. Bu bazen bir gün bazen on sene bazende yüzyıl sürer. Önemli olan hayal kurmak, paylaşmak ve bundan çekinmemektir.

"Cesaret, yani yaratıcı cesaret bizi ve çevremizi geliştirir."

Yazan: Aras Demiray

Kaynak: Enez'in Kalkınması Üzerine Fikirler

5 Mart 2009 Perşembe

Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin

Yazan:Taşkın Erkılıç

Ahmet Arif’ in bu güzel şiirini bilirmisiniz. Bir özlem vardır bahara , özgürlüğe. Bahar yaklaşırken, Enez’ den uzakta bulunan arkadaşların “Enez’de Bahar” özlemlerini çağrıştırdı bende.Bahar her yerde güzeldir demeyin, Enez de baharın tadını alanlar iyi bilir.Hafta sonlarını Enez de geçirdiğimde mutlaka kısa bir liman turu ardından orman havası alırız.Yaz kış fark etmez özellikle kış aylarında limanın içerisinde o güzel yosun kokusunu deniz kokusunu bir başka hissediyorsunuz içinizde.Orman havası kışında güzeldir.

Orman demişken yine bilenleriniz vardır Saroz Körfezi Turizm Bölgesi ilan edildi ve Turizm Bakanlığının bu konudaki çalışmaları halen devam ediyor (yaklaşık 2 yıldır) Enez merkez yerleşim bölgesi olarak turizm bölgesi dışında yer alırken, muhtemel sınır Karagöl mevkiinden başlayıp Gelibolu sınırlarına kadar uzanmakta.Her ne kadar Enez merkez turizm bölgesi dışında kalsada sahilin önemli bir kısmı bu kesimde kalmaktadır.Karagöl mevkiinde başka ormankent olmak üzere ormanlık alanda yer yer yerleşimler mevcut.Ama özellikle Sultaniçe-Enez arasında kalan bu alan bir doğa harikası durumundadır, orman-güzel kumsal-temiz deniz bunların hepsini bir arada görebileceğiniz ender yerlerdendir. Konum itibariyle şimdiki yazlıkların bulunduğu alana 3 km enezede yaklaşık 10 km mesafede bu nedenle enezden pek ayrı sayılmaz.Gezmeyenler varsa ilk fırsatta dolaşsınlar.Özellikle kumsal görülmeye ve sezonda iseniz gününüzü geçirmeye değecek güzellikte.İşte Enezde bir turizm gelişmesi, bir canlılık yaşanacaksa buradan başlayacak.Turizm bölgesi ilan edilmesinin faydaları çoktur , her türlü istihdama yönelik hareketler bakanlıkça desteklenmektedir.

Yıllar önce Muğla Dalyan ‘ a gitmiştim.Oldukça rağbet gören bir yöre.İnanın konum itibariyle Enez e o kadar benziyorki.Kentin kenarından nehir akıyor ve siz nehrin üzerine kurulu ahşap iskelede yemek yerken aşağıda yüzen kefalleri seyrediyorsunuz , evet aynen Enez gibi baş balığı kefal.Aynen bizdeki Meriç nehri gibi.Yine hemen kentin yakınlarında Köyceğiz Gölü var oda turizmin bir parçası teknelerle Köyceğize geçerken yüzme molası veriliyor gölün ortasında. Aynen bizdeki Gala gölü gibi. Ve Caretta Caretta ların yer aldığı İztuzu plajı.Aynen bizim plajımız gibi geniş kumsal temiz deniz.Ama oralarda turizm gelişmiş, tekneciler kışın balıkçılık yapıyor yazın turist gezdiriyor.Biz o durumlardan uzağız.Meriç nehri yasak bölgede hatta kısmen gala’da .Yasak Bölge ve Sit Alanı sorunlarını Enez henüz aşamadı.Tabi bu arada Dalyan da o bahsettiğim tekneciler, hatta esnafın çırakları bile yabanci dil biliyor.Enez de ve Keşan da açılan Yunanca Dil kurslarına da rağbet oldu ama bu istenilen seviyede değildi.

Turizm Enezin çıkış noktalarından biridir.Artık baraka zihniyetinden kurtulmamız gerekiyor.Yada Enez deyince sadece yılda birkaç gün tatil kavramı gelmemeli aklımıza.Artık daha geniş bakmalı olaya.Enezin sezonu kısa hikayelerine de aldanmayın , turizm demek sadece deniz demek değildir.Başta sevgili Filiz Abla (Filiz Kaptan) olmak üzere sektörün içindekiler bunu daha iyi bilirler.Evet belki çoğumuz turizm sektörüne yatırımcı olarak girmeyeceğiz ama bizde elimizden geleni yapmalıyız.Enez ve Enezi sevenler olarak en azından doğaya gereken önemi vermekle başlayabiliriz.Yukarıda anlattığım o güzelim ormanın en derinliklerinde bile bira şişelerine, piknik artıklarına rahatlıkla ve bolca rastlıyorsunuz.Özellikle yaz sezonunda kumsallarda arda kalan çöpler moral bozacak düzeyde orman içinde ise bazı duyarlı piknikçiler(!) çöplerini poşetleyip ağaçlara asıyorlar , nedense o poşeti en yakın çöpe kadar taşımak zor geliyor.Yolda seyreden arabalarından izmaritleri bisküvi paketlerini hatta çöplerini rahatlıkla yollara atanlar.Ama Sevgili ağabeyimiz Ulaş Demiray’ın yönlendirdiği Kartopu grubundaki değerli isimlerin çoğunu tanıyorum yada anımsıyorum ki her biri bu yönden duyarlı insanlar ve bu asla küçümsenmeyecek bir kazançtır.

Evet Enez’de sadece yaz değil “Bahar” da bir başkadır.İlki de sonuda.

Yazan: Taşkın Erkılıç

4 Mart 2009 Çarşamba

Kuğular

Fotograf : Taşkın Erkılıç
Açıklama : fotoğraf bir kış günü enez ve sahil arasındaki köprünün deniz tarafından çekilmitir (Trapezin başlangıç noktası)
2009
Ege Otel (Tel :0 284 811 60 86)
Sahibi ve işletmeciliğini Şevket Kurt' un yaptığı Ege Otel kaloriferli olup; 12 oda 32 yatak kapasitesine sahiptir. Her odasında, banyo, sıcak su, tuvalet, internet, tv vardır.

http://www.enezegeotel.com

Rate Me On

Rate Me on BlogHop.com!
the best pretty good okay pretty bad the worst help?